İŞKENCE SUÇU İLE ZOR KULLANMA YETKİSİNİNE İLİŞKİN SINIRIN AŞILMASI SUÇUNUN FARKI NEDİR?
“İşkence suçu” ile “zor kullanma yetkisine ilişkin sınırın aşılması suçu “nu (TCY m. 256) birbirine karıştırmamak gerekir: İşkence suçunun oluşabilmesi için kamu görevlisinin mutlaka zor kullanmak yetkisine sahip olması gerekmez. Buna karşın zor kullanma yetkisine ilişkin sınırın aşılması suçunun oluşabilmesi için zor kullanma yetkisine sahip bir kamu görevlisinin bulunması gerekir. Örneğin bir suç soruşturmasında ifade alan görevlilerin zor kullanma yetkileri bulunmamaktadır (CMY m. 148). Dolayısıyla, suç soruşturmasında görev alan kamu görevlilerinin, soruşturma sırasında uyguladıkları bedensel ve ruhsal acı çektiren davranışlar zor kullanma yetkisine ilişkin sınırın aşılması suçunu oluşturmaz. Bu durumda, ifade alma sırasında işkence sayılmayacak türde kötü muamele gerçekleştiren kamu görevlileri, kötü muamelenin uygun düştüğü suç tipine göre cezalandırılır. Örneğin fail mağdura tokat atmışsa kasten yaralama (TCY m. 86/2-d), yüzüne tükürmüşse hakaret (TCY m. 125/1) suçundan cezalandırılır. Bu suçun zor kullanma yetkisine sahip kamu görevlilerince de işlenmesi mümkündür. Somut olayda zor kullanma yetkisine sahip olan kamu görevlilerinin yetki sınırlarını aşarak gerçekleştirdikleri kötü muameleler sistematik bir uygulama biçimini almışsa artık işkencenin varlığından söz etmek mümkündür.
